gelenek deel çökelek seviyorum ben :*

Geçen yıl bu zamanlarda her evlenme öncesi erkek tarafında şekillenen  “ paket yapın evde yiyeceğim ..  “ girişiminden sonra klasik bir çiçek bir çikolata/yüzük ile istenildim.

E hani babamı alıp bu adamı istiycektim ben yani aslında benim hayalim buydu babamı da alıştırmıştım..ama tabi ki bu da toplumumuzun gelenek, görenek, ödenek, çökelek vb. bilumum -bence- iç daraltan jargonlarına takıldı. Evlilik seramonisi zaten baştan başa formalitelerle dolu .. bu yolda hiçbir klişeden, 5000 yıl öncesinde kalmış –gene bence- vakit kaybı hareketten geri kalınmıyor.. ki ben şanslıydım bey  de “bitse de gitsek yeaaa ..” modunda takıldığı için çoğu şeyden alnımızın akıyla yırttık. Hatta eğlendik bile … ben yalancılığın kitabını yazdım, o yancılığın.. J yalan deel.. cCc.pinokyoreyiss.cCc..işte ekip ruhu diye ben buna derim. yoğsam ne işimiz olur bizim düğünle, davetlen.. idare ettik, geçiştirdik falan filan… Büyük konuşmıyayım ama eğer bizimki; bizde adet gereği seni evden atla alacaz, şenlik ateşi yakıp üzerinden 41 kez atlatacaz bu esnada ailenin erkekleri ellerinde bushidolar beline kırmızı kuşağını bağlayacaklar felam deseydi direk telefonlarımı değiştirir, ortamdan tüyerdim J

Neysem … şimdi benim bu noktada bir iddiam var.. bu tip geleneksel muhabbetlerde bişeyi gereksiz bulunca genellikle vay saygısız, vay edepşist .. atasını bilmez, çıktığı kabuğu beğenmez vb. yaftasını alnına yapıştırırlar ya ha işte ben buna avazım çıktığı kadar –bi raat verin yeaaa vallaha alagası yok !!! demek istiyorum. Nesiller boyu süregelen adetlerin devam etmesi konusunda hiç takıntılı değilim hatta azalarak bitseler fena olmaz da asıl işimize bakaruk. Olması, yapılmasını gerekenleri düşünmekten o ara insan tam olarak ve gerçekte ne hissettiğini unutuyor abi.. hatta biraz daha overdose gitsen yanındaki adamı/kadını bile sima olarak unutabilirsin o derece bir hazırlık matematiği ..sanki uzaya mekik yolluyoruz da onun fezada salınım hesaplarını yapıyoruz.

Peki ben gene bu noktaya neden geldim şimdi ?

Bu süreci kazaaaasız belaaasız az buçuk dantel ve makromeyle atlatmış bir hanım olarak bu bebek mevzusunda da olabilecek olası gelenek ve görenek muhabbeti beni çok korkutuyor.. Misal evlenmeden tatile çıkıyoruz diye namusumuzu kollayan imamlar tarafından kutsanmanın verdiği travma hala üzerimde baki....  Bünyem alerjik. Ya tıpkı bu nişana, düğüne, hedeye, hödöye hazırlık gibi bebeğe de hazırlık gibi ultra geleneksel ve bir o kadar kapsamlı bir seromoni varsa ??!! işte bunu kaldıramayabilirim. Düşüncesi bile yoruyor.. Geçen sefer İlker’in çeyizi geldiğinde ayy harikağğğ, vaay mohteşeğğğm… yapmaktan kendimi kaybetmiştim..evet abartıyor olabilirim ama kullanılması çok zor olan şeylerin yapımı da çok zor oluyor bunu bilmem için yapmış olmam gerekmiyor ve ne yazık ki hiçbir zaman verdiğiniz emeğe değmeyebiliyor.. bu noktada üzülüyorum işte, saygısızlık diye algılanan şey aslında hüzüntü yahu .. ! yoksa gerçekten de o kadar da şuursuz değilim.

Bi defa hala tüm o el emeği, göz nuru şeylerin bir adet kendini bilmez max.40 cm.lik bir bezelye tarafından kusmukla, kakayla becerilip kullanılamaz hale getirileceğinden endişeliyim. Sonra 40 gün eve kapatılacağımdan sonra bebek mevlüdü denen şeyden tırsıyorum.. Mevlüd en yakınlarımı kaybettikten sonra yaşadığım ve insanların usulen gözüküp aslen dedikodu yaptıkları bikaç saatten ibaretti kişisel yaşamımda çünkü..hiç ama hiç sevmedim. Samimi değildi. Sonra doğuma giderken –allah kurtarsın..diyeceklerden korkuyorum.. ne saçma yaa.. kurtulmak falan .. deme işte şöyle..5000 yıldır deniyor  olabilir  ama sen demesen olmaz mı ??

Sonra annelikte master yapmış hanımların her dakika şöyle yap, böyle yapma demelerinden korkuyorum.. Çünkü gene bu da nesilden nesile ebebeynlerimizin bizi yönlendirme ve kontrol altına alma takıntılarından ileri gelebiliyor yani etrafımda gördüğüm kadarı pek azı sadece yardımcı olmak için yapıyor.. Çoğu uygulayıp onayladığı(?!?) bi sürü şeyi ısrarla  satıyor ve asla saygı göstermiyor.(bkz: bakıcı kaçıran anane ve babaneler vol.3820402394029) ne dediyse o ve ona göre tüm bebekler patates baskı üretilmiş çünkü.

Dün LGBT yürüyüşü vardı ve gene muazzam pankartlara, görüntülere sahne oldu Taksim.. aslında ordaki topluluk bile bize toplumsal saygısızlığımızla ilgili çok şey anlatıyor.. herşey bir zincir gibi birbirine bağlı ..Kendimizin ve birbirimizin yaşama, sevme, sevilme ve cinsel tercihlerimize o kadar sınırsızca müdahale edip, karışıyoruz ki anne-babalar çocuklarına karışmayı kendilerinde bir hak olarak görüyor. Sanki o onun malı ve ebediyen kendi istediği(?!) şekilde yaşamak zorunda..halbuki bir ebebeyn olarak –bence- en büyük başarı çocuğunun kendi kurduğu bir hayata sahip olması ve ona sahip çıkmasıdır heralde  yoksa şüpem mi var ,hayır yok. :P

Bunun adı ne olursa olsun gelenek, bizim ailede böle bişey yok, sen ne bilirsin, bu çocuk niye böle oldu, kesin öbür tarafa çekti, önyargı, önyargı, önyargı, önyargı = ikiyüzlülük ….. yoo dostum yoooo …. Çocoomu kimseye yedirmem bu böyle bilinsin ! :P :D